Merhabalar, ben Serhat. ENTELANKARA'dayız, 14. bölümdeyiz ve konuğumuz Buse Kara. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı mezunu kendisi. Hem Ankara'ya hem de meşguliyetlerine ilişkin sorular sorduk. Aynı zamanda oyunculuk ve oyunculuğu etkileyen faktörlere de değindik birazcık. Biz şahsen severek hazırladık podcasti umarım siz de severek dinlersiniz. Şimdi sizlerle Buse Kara.
Buse Kara: Merhabalar herkese ben Buse Kara. 2022’nin 2. gününde kaydediyorum bu kaydı. O yüzden geçmiş günlerime bakmamı sağladığı için ENTELANKARA ekibine teşekkür ederim. Kendinle gerçekleştirdiğim ilginç bir sohbet olacak diye düşünüyorum ve hemen kendime sizin gönderdiğiniz soruları sormaya başlıyorum.
ENTELANKARA: Ankara'da kaç yılınız geçti? Hala sık gelip gidiyor musunuz Ankara'ya?
Buse Kara: Ankara'da 25 yılım geçti. Sık sık gelip gidiyorum demeyi çok isterdim ama İstanbul çok sık bırakmıyor. Yani burada böyle bir şeyleri yarın bırakacakmış gibi hissediyorsunuz gittiğinizde. O yüzden maalesef ailem orada olmasına rağmen çok sık gidemiyorum. Bazen altı ayı yedi ayı bulabiliyor ki aslında trene binip gitmek çok kolay da olsa bunu o kadar kolay yapamıyorum maalesef.
ENTELANKARA: Sizi Ankara'ya bağlayan nedenler nelerdi? Kısacası neden Ankara'daydınız. Bu bir seçim miydi, yoksa zorunluluk muydu?
Buse Kara: Zorunlu bir seçimdi demek istiyorum, çünkü ailem oradaydı, Ankara'ya doğdum ve de aslında o zamanlar birazcık zorunluluk gibiydi. Çünkü çok konforlu ve çok kolay bir alandı benim için. Aslında her şey çok yolunda gidiyor gibi görünse de bir süre sonra tekrara girmişti. Bu örneği hep veriyorum, yağmur yağdığında hangi fayansa bastığımda altından su çıkacağını bile Tunalı boyunca ezberlemiştim. Aslında başıma kötü bir takım işaretler de gelmeye başladı. Bir şeyler kötüye gitmeye başladı hayatımda ve 15 dakika içerisinde valizimi toplayıp İstanbul'a otobüse binip geldim filmlerdeki gibi. hiç kimseyi tanımadan etmeden.
ENTELANKARA: Tatbikat Sahnesi, Moda Sahnesi gibi sahnelerin oyunlarında yer aldınız. Her deneyim oyunculuk gelişimi açısından avantaj olmalı. Fakat kariyerinizde size çok şey katan projeler hangileriydi?
Buse Kara: Şimdi şöyle, ben biraz kontrolcü biriyim maalesef. O yüzden sahne üzerinde de daha önce Tatbikat Sahnesi'nde oynadım Woyzeck Masalı’ndan önce bu biraz sahne üzerinde hata yapmamaya çalışmak beni çok geriyordu. Aslında panik olduğum zamanlar çok sık oluyordu. Kendimi bırakmayı ve keyfini çıkarmayı unutuyordum. Ama Woyzeck Masalı’nda o kadar çok eğleniyorduk ki ve ben de kadar çok seviyorum ki şarkı söylemeyi, dans etmeyi, kendimi ifade etmeyi… Kendini bulmuştum diyebilirim. O yüzden o projeden sonra artık tamamıyla anda olup keyfini çıkarmaya odaklandım sahne üzerinde. O bir çok şey değiştirdi diyebilirim. Tabii ki İstanbul'da da oynadığım iki oyun Köleler Adası ve Hayvan Çiftliği’nde, iki kere Hayvan Çiftliği’ni oynadım. Onlar da İstanbul'da insanları tanımama neden olduğu ve yalnızlığımı bir miktar da olsa azaltmama yardımcı oldukları için İstanbul'daki oyunların da tabii ki yeri ayrıdır.
ENTELANKARA: Oyunculukta deneyim biriktirirken nelere dikkat ediliyor genelde? Yani büyük projede küçük rol mü, yoksa küçük projede büyük rol mü daha fazla deneyim sağlıyor oyunculara? Yönetmenin, metinin, ekip arkadaşlarının önemi ne denli büyük kariyer gelişiminde?
Buse Kara: Ya bu büyük ya da küçük proje kime göre yani. Çünkü İstanbul’da çok küçük bir ekiple çok küçük bir proje bile eğer başarılıysa bir anda çok büyük bir projeye dönüşebiliyor. O yüzden ekip önemli, en önemli şey ekip. Kendini bulmanı sağlayan ama seni kısıtlamayan, seni iyi yönlendiren bir yönetmen çok önemli benim için. Ve de egosuz insanlar çünkü sahne üzerinde başka bir şeyleri bulmaya çalışırken kendi egoları insanların araya girdiğinde tam bir felaket oluyor. Tanrı hepimizi korusun.
ENTELANKARA: Ankara'da hangi mevsimde, hangi güzergahta yürümeyi seviyorsunuz? Neden?
Buse Kara: Baharda Tunalı'da yürümeyi seviyorum tabii ki. Çünkü Ankara'nın tatlı bir kasveti var. Hep söylendiği gri şehir falan demek istemem ama sonuç olarak kışın biraz kasvetli oluyor. Sanki o kasvetinden uyanıyormuş gibi hissettiğim için böyle tomurcuk açtığını gördüğümde hemen Tunalı’dan yürürüm.
ENTELANKARA: Sahne tozu çekmeden yapamıyorumculuk mu, yoksa ben kaşeme bakarımcılık mı?
Buse Kara: Sahne tozu çekmeden duramıyorum ama hakkımızı verincilik. Çünkü bizim sektörde maalesef kaşeler çok düşük. Kamera önü arkası sağı solu fark etmiyor. Kimsenin parası yoksa gerçekten ortaya bir şey koyalım, hep beraber çalışalım ve para çok da önemli olmasın bu noktada. Ama birilerinin sırtımızdan tonla para kazanması hoşuma gitmiyor, artık hoşuma gitmiyor. Çünkü maalesef böyle şeyler yaşamadan ilerlemiyor. O yüzden bu sırtımızdan para kazanma işini yapmayın, buradan sesleniyorum.
ENTELANKARA: Instagram'daki videolarınızı izledikten sonra nedir bu menajerlerle alıp veremediğiniz demek istiyoruz? Çünkü en çok menajerlerle ilgili videolarınız izlenip beğenilmiş.
Buse Kara: Evet, öncelikle izleyip beğenen binlerce insana teşekkür ediyorum. Ben de biraz şaşırdım açıkçası. Şöyle, bana rahatsızlık veren şeylerden yakınmak yerine kamerayı açıp onunla oynamayı seçtim. Çünkü bu bir hem terapi gibi hem de kendimi ifade etmemi sağlıyor. Beni bu rahatsız eden noktalardan bir tanesi menajerlerdi. Demek ki herkese rahatsızlık vermiş ki en çok o paylaşıldı demek istiyorum. Nedenini de menajerlere soralım. Eğer Ankara'dan çıkmış bir menajer varsa onu da bu postcastte görmek dinlemek isteriz. Neymiş bu olay yani, biz kafayı yemek üzereyiz bu konuda. Yani bilmiyorum. Ama böyle böyle umarım azaltacağız bu durumu.
ENTELANKARA: Tamamen boş bir gününüz var. Ankara ile baş başa kaldınız. Bu boş gününüzde neler yapar, nerelere uğrarsınız. Günü ve hatta geceyi nasıl kapatırsınız?
Buse Kara: Şöyle, öncelikle ailemin yanında olacağım için güne yaklaşık 6000 kalorilik bir kahvaltıyla başlıyorum genelde, annemin elinden çıkma. İstanbul'da yemediğim ne kadar karbonhidrat, şeker yüklemesi varsa hepsini ağzıma depiştirerek çıkarım evden. Sonra başlıyorum biraz önce bahsettiğim gibi Tunalı’da yürümeye, arkadaşlarımla buluşmaya. Tabii Sakal benim büyüdüğüm yerlerden bir tanesi ve ben gittikten sonra açılan da bir sürü güzel bar var oralarda. Arkadaşlarım oraları gösteriyor bana. Hatta şunu eklemek istiyorum son gittiğimde şunun farkına vardım. Eski deneyimleri yaşamaya çalışmaktansa yeni açılan yerler, tatmadığım gitmediğim yerleri görmek de çok çok hoşuma gidiyor. O yüzden artık kısıtlamıyorum kendimi illa beni Sakal’a götürün falan diye. Efendime söyleyeyim bira fıstık kızartma bunlar olmalı. Ya şey yapmak çok istiyorum aslında söylemek. Yani işte Tunalı'nın şu sahafında kitap karıştırırım falan böyle cool şeyleri söylemek isterim ama gerçekten yalan olur. Çünkü böyle şeylere yani vaktim olmuyor. Çok fazla arkadaş ve aile ziyareti ve kısıtlı zamanım olduğu için. Devrez Aspava mutlaka olur tavuk pilav. Pasajlardan ucuza kıyafet, bu şekilde. Artık pandemiden dolayı gece sabahlara kadar eğlenmece çok olmuyor malesef. Ama inşallah onu da yakın zamanda halledeceğiz.
ENTELANKARA: Sizin de ti’ye aldığınız bir ironi alıntısı yapalım. "Kamera önü farklıdır, o gitsin tiyatro yapsın," Nereden geliyor bu yargılamanın suyu sizce?
Buse Kara: Yani bunu ilk kim başlattı gerçekten çok merak ediyorum. Kamera önünün farklı üslup gerektirdiğini ben kabul ediyorum. Gerçekten tiyatrodan farklı ama zaten oyuncu olduğunda bu farkı çok kısa sürede anlayabilirsin, algılayabilirsin. Tiyatrocular da bu arada dizilerdekiler sahne işini beceremez gibi bir şeye kafaya girmiş durumda. Ama bu artık böyle değil yani Instagram'da bir milyondan fazla takipçiniz varsa eğer futbolcu bile olsanız bir özel tiyatroda artık bir oyunda rol alabilirsiniz. Bu raddeye gelmiş durumda İstanbul'da olaylar.
ENTELANKARA: Tek kişilik bir oyun sahneleyecek olsaydınız karakterinizin özellikleri nasıl olurdu? Örneğin hangi film karakterine benzerdi karakteriniz?
Buse Kara: Ben fantastik ve Dünya dışı karakterleri çok seviyorum. Zıtlıkları çok seviyorum. O yüzden muhtemelen Türkiye'de yaşayan bir anime karakteri gibi bir şey olabilirdi. Bunu bir düşüneceğim.
ENTELANKARA:Son yıllarda gittiğiniz ve aklınıza yer eden tiyatro, konser veya herhangi bir sahne etkinliği var mı?
Buse Kara: Ben de birçok arkadaşım gibi konserde böyle tükürük saçarak böğürmek, dans etmeyi çok özledim. Çok uzun zaman oldu böyle bir şey yapmayalı. Yani en son gittiğim konserinde uslu uslu sandalyede oturdum. Yani o pek sayılmıyor. Ama Kalabalık Duası diye bir oyun izledim yakın zamanda. Onu herkese çok tavsiye ediyorum. Tolga İskit oynuyor. Tam benim izlemek istediğim bir oyundu ve de hüngür hüngür ağladım, yani muhteşemliğine ağladım öyle söyleyeyim. Ama son zamanlarda izlediğim tiyatro oyunlarında yani sahneden biraz uzak kaldığım için genelde hep ağlıyorum :(
ENTELANKARA: Üç yazar, üç yönetmen, üç de müzisyen ismi istesek sizden?
Buse Kara: Açıkçası bunu şunu biraz düşündüm ve not aldım. Çünkü çok zor bir soru bu benim için. Ama Ursula K. Le Guin’i çok seviyorum. Bütün kitaplarını okumuş olabilirim. İhsan Oktay Anar demek istiyorum ve de klasik olacak ama maalesef yani bunu demek zorundayım Dostoyevski. Çünkü gelmiş geçmiş en iyi yazar bence. Yönetmen olarak Lars von Trier, Miyazaki, Guillermo del Toro diyeceğim. Lars von Trier ile Miyazaki'nin en sevdiğim iki yönetmen olması benimle ilgili çok büyük bir fikir vermiştir diye düşünüyorum. Müzisyen olarak da Thom Yorke ve Nina Simone diyeceğim. Bir de Collectif Medz Bazar diye bir grup var, lütfen dinleyin. Şarkıları etnik diyebilirim, folklorik diyebilirim. Bir çok muhteşem şarkısı var. Tekrar yorumladıkları da bir sürü bir çok dinlenen şarkıları var, bayılıyorum onlara.
ENTELANKARA: Hiçbir şeyden haberi olmayan başroldeki saf karakteri canlandırmak mı, yoksa bütün çatışmaların baş müsebbibi olan kötüyü canlandırmak mı?
Buse Kara: Ben hayal kurup dünyasını genişletebildiğin her karakteri canlandırmayı çok severim, isterim. Küçük büyük fark etmez. Ama ben gerçeküstü şeyleri çok seviyorum. Yani şu ana kadar da zaten ne kadar gerçeküstü ve absürt karakter varsa oynamışımdır muhtemelen. Ve hayvan :) O yüzden sanırım biraz hayal dünyasıyla harmanlanmış şeyleri çok seviyorum.
ENTELANKARA: Hayranlıkla izlediğiniz oyuncular hangileri? En çok hangi performanslarını sevmiştiniz?
Buse Kara: Phoebe Waller-Bridge demek istiyorum. Kendisine bayağı hayranım. Yazı yani kalemine ve de oyunculuğuna bayılıyorum. Türklerden de Yılmaz Sütçü demek istiyorum, ona da çok hayranım. Çok yetenekli olduğunu düşünüyorum. Hem muhteşem şarkı söylüyor, dans ediyor, oyunculuğu çok iyi. Tarzını, tavrını her şeyini çok seviyorum.
ENTELANKARA: Hangi yönetmenlerle beyazperde projesinde yer almak isterdiniz? Neden?
Buse Kara: Ya benim için önemli olan oyuncu yönetiminin çok iyi olduğu yönetmenlerle çalışmak olur. Çünkü ben böyle kendimi serbest bırakmak istiyorum, bir yönetmene güvenmek istiyorum. Beni çok iyi yönlendireceğini, benim de yaratım da birlikte destekleyerek beni çok iyi bir şey çıkarabileceğimizi ve kendimi tamamiyle bırakabileceğimi hissettiğim yönetmen olsun isterim. Bunu bence Türkiye'de en iyi yapan iki yönetmen. Tabii ki de Nuri Bilge Ceylan ve Emin Alper. Onlarla çalışmayı çok isterim inşallah. Nuri Bilge Ceylan'ın zaten o kamera arkası görüntüleri bile sadece okul gibi, okul niyetine okunabilir diye düşünüyorum.
ENTELANKARA: Son zamanlarda etkileyici bulduğunuz dizi ve filmler hangileriydi? Neden etkilemişlerdi?
Buse Kara: Son zamanlarda açıkçası herkesin bir ruh sağlığıyla alıp veremediği var bu durumlardan dolayı. O yüzden ben bana ilham bir veren ve de depresif bir karanlık bir noktaya beni çekmeyen şeyler son zamanlarda izlemek istiyorum. Ama mesela Türk dizilerine bakışımı değiştirdiği için Bir Başkadır demem lazım. Çok beğendim. Fleabag, Phoebe Waller-Bridge’den bahsettim, onun muhteşem muhteşem muhteşem dizisi. Yani hayallerime bir adım daha yaklaşma mı sağladı diyebilirim Fleabag. Şöyle ilginç bir şey var. Özgüven eksikliği, ben de birazcık var bu durum. Üzerine çok çalışıyorum uzun zamandır ve kafamı da boşaltmak için RuPaul's Drag Race izliyorum. Oradaki karakterler, herkesin farklı dünyası, o Drag olayı benim çok ilgimi çekiyor. Bir de bu ilham olduğu için bana How to with John Wilson demek istiyorum.
ENTELANKARA: Aynı soruyu kitaplar için soralım. Nedenleriyle birlikte sizde iz bırakan kitapları öğrenebilir miyiz?
Buse Kara: Yerdeniz serisini çok seviyorum. Mülksüzler, Büyücü bunlar hayal gücünün sınırlarını zorladığı için, yani hayal gücünün sınırlarını olmadığını bir kez daha hatırlattığı için bunları çok seviyorum. Bir de biraz utanmamı sağladı çünkü bu kadar yabancı kitapları hatim etmeden önce yani neden İnce Memed okumadım diye birazcık kızıyorum kendime. Çünkü şu sıralar İnce Memed okuyorum ve de bir şaheser. Muhteşem.
ENTELANKARA: Planlanan, ileride sizi görebileceğimiz projeler var mı? Ve ayrıca 2022'den beklentiniz neler?
Buse Kara: Şu anda yok. Ama kafamda bir milyon tane. 2022'den beklentim kafamda yıllardır hayal ettiğim şeyleri teker teker gerçekleştirmek. Çok meşgul olup sonra çok güzel tatiller yapmak, çok fazla ülke gezmek, şehir gezmek Türkiye'den ya da ülke dışından. Yani çok çalışıp çok yorulup çok güzel dinlenmek. Çünkü dinlenmenin bir anlamı olmuyor çok fazla yorulmayınca.
ENTELANKARA: Son sözleri tamamen size bırakıyoruz. Yaptıklarınıza, yapacaklarınıza, üretimlerinize dair neler söylemek istersiniz. ENTELANKARA dinleyicilerine son tavsiyelerinizi, önerilerinizi, umut aşılayan "aforizmalarınızı" dinliyoruz.
Buse Kara: Estağfirullah, yani ne demek isterim. Ben Ankara'yı özledim. Şu anda bilet alıp gelesim var, bu bu kaydı bitirdikten sonra. Ben İstanbul'da Ankaralıları tanıyabiliyorum. Bunu bence birçok Ankaralı yapabiliyor. Dürüst ve samimi bir ışık söz konusu Ankaralılarda. Çok seviyorum memleketimi. Ne söylemek isterim size. Ben kendimde ya da dünyada sevmediğim ne varsa onları kucaklamaya çalışarak kendimi yavaş yavaş bulduğum hissettiğimi dönemdeyim. Bu çok iyi geliyor bence. Yani bir şeyleri reddetmektense kendinizi çok iyi tanıyıp bu reddettiğiniz şeyleri kabın içine koyarak yeni bir şey yaratmaya çalışmak. Yaptıklarıma yapacaklarıma üretimlerine dair neler söylemek isterim. Şöyle, ben arkadaşlarıma ve beni destekleyen herkese gerçekten çok teşekkür etmek istiyorum. Çünkü ben biraz maymun iştahlı ve çok çabuk demoralize olan biriyim. Hep devam etmemi beni destekleyen insanlar borçluyum gerçekten. Elli kere pes etme kıvamına geldim. Şu anda da böyle inanılmaz meyvelerini alıyor falan değilim. Umarım kısa zamanda öyle bir noktaya gelirim. Ne yapacağım bilmiyorum ama bir şeyler yaptıkça daha da çok bir şeyler aklıma geliyor ve bu yaratım sürecini çok seviyorum. ve birçok insanla yakın bu hayal gücünü ve de samimiyetine ve dürüstlüğüne güvendiğim insanlarla ortak projeler yapmayı çok istiyorum. O yüzden yeni fikirler üretelim, bir şeyleri değiştirelim. Yani her şey aynı kalmasın, sürekli aynı tipleri görmeyelim, aynı işleri izlemeyelim. Umutsuzluğa kapılmış insanlara bir kapı olabilecek şeyler keşfedelim birlikte. Bunları çok istiyorum. O yüzden böyle fikriniz varsa gelin beni bulun lütfen. Son olarak da bu soruları tam aldığım sırada tesadüfen günüme düşen Birkan Keskin şiiri ile bitirmek istiyorum. Ankara şiirinden iki satır. “Ben burada, kumunda kımıldan hatıra, bütününden ayrılmış bir diş sarımsak gibiydim,” diyor. Sevgiler, çok güzel bir yıl olsun. Bütün hayallerimiz en güzel şekillerde gerçek olsun. Hoşça kalın.
Buse Kara'yı dinledik. Kendisine çok teşekkür ediyorum sorularımızı cevapladığı için. Takip etmeyenler için tekrar hatırlatalım, Buse Kara'nın Instagram sayfasına bir göz atabilirsiniz. Videolarını birazcık izleyin, hemen takibe alacaksınız muhtemelen.
Kendinize iyi bakın demeden önce küçük bir hatırlatma yapayım. ENTELANKARA söyleşi podcastleri Spotify, Apple, Google ve hatta Youtube'da mevcut. Ayrıca her pazartesi ENTELBÜLTEN'lerimiz başladı. Haftalık bu bültenlerde o hafta Ankara'nın kültür sanat yaşamında hangi etkinliklerin, oyunların, sergilerin, konserlerin olduğunu aktarmaya çalışıyorum. Tüm podcast platformlarından, Youtube'dan, Instagram'dan, Twitter'dan takip edebilirsiniz bizleri. Söyleşilerimizin yazılı hallerine de entelankara.com adresimizden ulaşabilirsiniz diyorum ve bu bölümü de bitiriyorum. Haftaya görüşmek dileğiyle kendinize iyi bakın.
Tüm podcastlerimiz Spotify, Apple, Google ve hatta YouTube'da...
Comments